4 Ağustos 2016 Perşembe

Ataköy Marina’da Alaçatı




Diyetisyenler ve doktorların “olmazsa olmaz!” diye yorumladıkları ve önerdikleri sabah kahvaltıları son yıllarda iyice yaygınlaştı. Kent dışındakiler eskiden de vardı, kaliteleri artmadan fiyatları arttı. Yerleşim yerinde olanlar da sunumu zenginleştirip fiyatlarına zam yaptılar. Birçoğunda kahvaltı olarak verilenlerin tümünü yemek mümkün değil. Bu savurganlık. Aynı zamanda kahvaltı harcaması diğer öğünlerle yarışıyor. Sunumları yiyeceklerin kalitesi ise tartışmalı. İşletme zinciri olmayanların içinde “fiyat-kalite” dengesini tutturan Privato.
Bugün (30 Temmuz) zincir olanlardan Alaçatı Muhallebicisi’nin Ataköy Marina’daki işletmesini anlatacağım. Alaçatı’daki ambiyansı getirebilmek mümkün olmasa da yatlara bakıp kahvaltı etmek mümkün. Kahvaltı servisinde sunulan yiyeceklerin tümünü belli bir seviyeyi tutturuyor. Hatta bir kaçı değme gurme restoran ürünlerinin üzerinde. Özellikle de sucuk ve kavurmaları Karadeniz pidelerinin ayarında. ( Kavurmayı İzmit’teki kendi tesislerinde üretiyorlarmış. Ben neredeyse “Rize kavurması” diyecektim.) Beyaz peynir ve İzmir tulumu birçok ünlü kahvaltıcıdan daha leziz. Reçeller ile bal ve kaymak ortalamanın üstündeler. Fiyata göre sunulan ürünlerle beş yıldızı hak ediyorlar.
Alaçatı, bir başka güzelliği öne çıkarıp bir eksikliği yaşıyor. Batı’da ve artık Türkiye’de, restoran kalitesinin göstergesi olan ekmeklerini kendileri üretmek ön koşuludur. Bu işletmede üç çeşit sıcak ekmeği hemen servis ediyor. Ancak kaliteli restoranlar (Michelin tavsiyeli bile olsa) hemen yanında kaliteli zeytinyağı ile işlemi bütünleştirirler. Restoran’ın zeytin ülkesi olması gerekmez. Ekmek + zeytinyağı serisi Budapeşte’deki La Cucina2da da böyledir. (Yöneticiler müşterilerin talebi olursa zeytinyağı servisi yaptıklarını söylüyorlar. Böylece kullanılmayan yağların israfını önlediklerini görüşündeler. Bence yanlış.)
Alaçatı’daki bir küçük kahvaltı ile iki kişinin – abartmadan- doyması mümkün. Eşdeğer kahvaltıcılar arasında en iyilerden biri. Ayrıca yel değirmenleri olmasa da yatları izleyerek keyifli bir sabah kahvaltısı yapılabiliyor.  Bence bu haliyle Alaçatı’nın dar sokaklarındaki kahvaltı veren işletmelerden daha üstündeler. Ne Hacımemiş kalabalığı var ne de müzik.
Ataköy, Bakırköy, Yeşilköy ve Yeşilyurt ahalisi için AVM’lerdeki kahvaltısından daha huzurlu bir ortam. Üstelik yiyeceklerde ortalamanın üstünde idi.
Restoran sorumlusu Mesut Yılmaz’a göre sakızlı muhallebileri ile dondurmada da iddialar eşim Ayşegül’le biz denemedik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder