29 Aralık 2013 Pazar

BİR ZAMANLAR ‘PANDELİ’

Niğde doğumlu Rum kökenli Türk vatandaşı Pandeli Çobanoğlu’nun yiyecek ve içecek sektörüne kazandırdığı Pandeli lokantası 1901 yılından bu yana Eminönü’nde hizmetini sürdürüyor. Şimdilerde oğlu Dr. Hristo Çobanoğlu ile Cemal Biberci’nin yönettiği lokantanın müşterileri arasında Mustafa Kemal Atatürk’ten Yahya Kemal Beyatlı’ya ve Audrey Hepburn’den Robert De Niro’ya kadar Devlet ileri gelenleri, yazarlar, elçiler ve sanat adamları bulunuyor.
Bir gastronomi okulu kabul edilen Pandeli lokantası lezzet bakımından en üst seviyede ulaşan ürünleri ile günümüze gelmeyi başardı ve mısır çarşısı girişindeki yerinde Haliç ve Boğaz manzarası ile de yerli ve yabancı müşterilerini büyülüyor.
Pandeli lokantası’nın yemeklerini tek tek sıralamak yerine kuzu inciği, kağıtta levreği ve patlıcan börek üstü dönerinin bir benzerinin bulmak mümkün değil. Mehmet Yaşin’in deyimi ile damak çatlatan bu lezzetleri AB ülkelerinin michelin yıldızları kazanmış restoranlarında bile bulamazsınız.
Soğuk bir Aralık gününün öğle yemeğinde Pandeli’de bu güzel ve leziz yemekleri tadıp Cemal Beyin sıcak sohbetinde işlerinin etkisi gibi olmadığını ifade etmesi bu asırlık kurumun geleceği hakkında kuşkulara neden oluyor. Lokantada kalınan iki saatlik sürede 4-5 masayı aşmayan müşteriler de bunu doğruluyor.
Oysa Türk mutfağını bilen ve tanıyanların bir tarihi buluşma mekanı olarak da seçtiği Pandeli gerekli desteği alamazsa, kapanabilir de. Oysa dünya gastronomi sektörüne büyük önem veriyor. Gurme turistleri gittikleri ülkelere döviz bırakıyorlar ve ülkenin kültür elçisi oluyorlar. Pandeli Restoranı tanıtan broşürde de görüleceği üzere bunun birçok örneği 1901-2013 yıllarında görülüyor. Hele Atamızın anılarını okurken duygulanmamak elde değil. Ama bu müşteri sayısı insanı da korkutuyor.
2000’li yıllardan itibaren turizmin döviz gelirleri her yıl arttı ve 30 milyar sınırında bulunuyor. Türkiye hem turizmde ve hem de alt iş alanı olarak yeme-içme (gastronomi) sektöründe olağanüstü bir gelişme içinde. Dünya mutfakları ile birlikte geleneksel yiyecekler yabancı ve yerli müşterilere sunuluyor. Ev dışı yeme-içmenin 17 milyar dolara ulaştığı ve İstanbul’un ise 10 milyar dolarla en büyük payı aldığı belirlendi. Birçok meslek yüksek okulunun yanı sıra üniversitelerde 4 yıllık turizm lisans eğitimleri verilmeye başlandı. Sektörün bu coşkulu döneminde yeniliklerin yanında alt kültür anlamında geleneksel işletmelerin, ön plana çıkarılması, parlatılması ve pazarlanması gerekiyor. Gurmelerin gözdesi olarak da Pandeli sektörde bir ‘inci’ konumunda. Tarihi gelişimi, taşıdığı kültürü ve ürünlerinin kalitesi tartışılmaz olan Pandeli lokantası, sektörün sivil toplum kuruluşları ve kamusal kurumlar tarafından korunmalı, teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Aksi halde Eminönü Meydanı’nda alışveriş yaparken “Bir zamanlar burada Pandeli Lokantası vardı” sözünün etmek durumunda kalabiliriz.









Kuzu İncik











                                              Patlıcanlı Börek Üstü Döner












Kağıtta Levreği











                                                          Güllaç















Badem Tatlısı

1 yorum:

  1. Avrupa'da bu tür lokantaların önünde masa bekleyen uzun kuyruklar eksik olmazken, bizde ne yazık ki tanıtım yetersizliği ve turist rehberlerinin donanımsızlığı nedeni ile durum böyle. Umalım ki PANDELİ kapanmasın ve gelecek kuşaklarda bu lezzetleri tanıma imkanı bulsun.

    YanıtlaSil