Bir
gazetecinin güzel benzetmesi (Mehmet Tez
olabilir) ile Türklerin yurtiçi ve yurtdışı gezilerini ‘Bayram Türkleri’ nin
tatil maceraları olarak derlemeye çalışacağım. Küreselleşme olgusu mu,
gerçekten zenginleşmekten mi kaynaklandığı net olmasa da Türkler, her bayram ve
tatilde eskiye göre daha fazla geziyor. Özal’ın yurtdışı gezi özgürlüğü
başlattığı 1983’ ten bu yana özellikle de yurtdışına büyük ilgi var. Bakan Ali
Babacan’ın açıklamasına göre yurtdışı seyyahları 5 milyonu bulmuş. Yurt
dışından son dönemde 30 milyon turist geldiğine
göre, turizmde 25 milyon artıdayız.
Dövizimiz de bol olduğuna göre döviz harcamaları fazla önemsenmiyor.
Dini
bayramların Devlet desteği ile (idari tatil) bir haftaya çıkarıldığı dönemlerde
milletimizi evlerinde tutmak mümkün değil. Kurban Bayramı da böyle oldu ve
önceden turların çoğunda yer bulmak mümkün olmadı. Yurt içine düzenlenen
turlara da büyük ilgi varmış ve turistik işletmeler temmuz gelirlerine yakın iş
yapmışlar. İç turizmde -her bayramda
olduğu gibi- en kötü haber 123 yurttaşımızı trafik kazalarında kaybetmiş olmak.
Hiçbir ateşli ve kesici alet kullanmadan kendi ulusunun vatandaşlarına
böylesine kıyan bir ülke bilmiyorum.
Dövizlerimiz bol olsa da kişisel
gelir düzeyimize göre çok sayılabilecek miktarda dövizi dış gezilerimizde
harcıyoruz. O nedenle tahmini hesaplanan turistik döviz rakamları gerçeği
yansıtmıyor. Milano ve Floransa izlenimlerimiz bu görüşü doğruluyor. Diğer ülke
ve kentler de göz önüne alındığında 13-20 Ekim’de Avrupa işgal altında kaldı.
Türkler otellerde, lokantalarda, müzelerde ve mağazalarda ciddi şekilde ağırlık
koydular. Hatta sürpriz seyyahlar da vardı. Pazar günü Milano uçağında seyahat
eden Yılmaz Özdil Hürriyet’teki köşesinde Rixos’a (!) gideceğini yazmıştı. Özdil ailesi daha sonra
da Vittoria Emanuelle II galerisinde alışveriş turunda görüldüler. Özal
döneminde başlayan liberal hayat, herkes için sürüyor.
Milano günlerinde yaşanılan iki
gözlem Türk istilasının boyutunu gözler önüne seriyordu. Türkler 1817 yılında
kurulan Cova Pastahanesini keşfetmişler pasta ve tramisulerini sipariş
vermişlerdi. Masalarının üstünde yedi
İphoneleri vardı ve sayıları da yediydi. Yan masadaki iki italyandan birinin
eski model cep telefon u İtalyanlarla
Türkler arasındaki gelir düzeyindeki farkı(!) sergiliyordu.
Bir diğer olay da Duamo
Meydanı yakınındaki Furla mağazasında üç
Türk ailesinin fiyatları 250 eurodan başlayan çantaları seçerek satın
almalarıydı.
Ancak, Milano sadece bir
alışveriş cenneti değildi. İtalya’nın en iyi pizzalarını bulmak mümkündü.
Üstelik makul fiyatlarıyla Türkiye’den ucuzdu. Biri Porto Venezia metro
istasyonu çıkışındaki meydanda bulunan Maruzzella’ydı. Fırının önündeki Napoli’li usta kalın pideli
ve bol malzemeli gerçek Napoli pizzasını Milano’da sunuyordu. Asıl sürpriz ise
yiyenleri uçuran hafiflikteki tiramusisi dünya liderliğine adaydı.
Diğer pizzacı biraz daha pahalı
olan Vittoria Emanuelle II Galerisindeki ‘Galleria’ adlı pizza restoranıydı. Buranın
pizzalarının yanı sıra müşterilerinin kalitesi ve servisi öne çıkıyordu. Altı
kişilik ailenin yemek sonrası, La Scala’nın şeref locasında yerinizi almasına
şaşırmamak gerekiyor.
Büyük kentlerdeki Türk
istilasının küçüklerini Toscana bölgesindeki küçük kasabalarda da görmek mümkün
oldu. San Gimignano Kalesinin içinde Türk gruplarının küçük hediyelik
mağazalarında ve Toscana makarnası satan dükkanlardaki müşteri ilgisi görülmeye
değerdi.
Aslında sanayileşmiş ve milli
geliri bizden kat be kat üstün İtalya, bizim gibi, gelişmekte olan ülke
turistlerine sadece moda tekstil eşyalarını değil, tarım ürünlerini de
başarıyla pazarlıyor. Biz de Fiorentina bifteği başta olmak üzere şaraplarını,
makarnalarını, pizzalarını ve parmesanlarını bir güzel tükettik. Bifteğin
Nusret’in etlerinden daha lezzetli olduğunu söylemek zor olduğu gibi, çiğ
servisiyle Türk damak tadına tersti. Üstelik pişmeyle ilgili ikinci itirazı yan
masadaki Amerikalılar yaptı. Ama sonunda Fiorentina bifteğini tadmıştık.
Dönüş yolunda havaalanı check-in
işlemleri İtalyanlar tarafından yapılmasaydı bavulların patlaması bile işten
değildi. Bereket uçak saati erken olduğu için freeshoplar kapalıydı. Yine de
Euro krizi nedeniyle zorda olan İtalyan ekonomisine katkı sağlayarak yurda
döndük.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder