İstanbul’da
lüks ve pahalı restoranların açılması ve ilgi görmesiyle gastronomi turizminin
öne çıktığını söylemek doğru bir tespittir. Son on yılda Batı’nın Michelin
yıldızı restoranları ayarındaki yerli işletmelere yabancı sanatçı ve futbolcuların
ilgisi medyaya yansımaktadır. Ayrıca dünya ünlüleri Türkiye’ye geldiğinde bu
restoranlarda ağırlanmaktadır. Bu durum işletmelerin hizmet kalitesinin
onaylandığını göstermektedir. Ülkemizin gurme kültürüne sahip kişileri de
aldıkları hizmetlerin yabancı Michelin yıldızlı restoranlar ayarında olduğunu
ifade etmektedirler.
Turizm sektörünün alt dalı olan
ve alternatif turizm ismiyle belirtilen gastronomi turizmi ülkemiz ekonomisinin
döviz kaynakları olarak değerlendirilme aşamasına gelmiş bulunmaktadır. Çünkü
sektörün yetkilileri ve ilgili dernek ile STK temsilcileri Türkiye genelinde
yeme-içme sektörü cirosunun 17 milyar dolar ve bunun 10 milyar dolarlık
bölümünün ise İstanbul’da gerçekleştirildiğini ifade ediyorlar. Böylece turizm
sektörü ve ülke ekonomisi için bu denli yararlı işkolunun geliştirilmesi ve
desteklenmesi aşamasına gelinmiştir. Gastronomide dünya pazarında yer almak
için de restoranların kalite onayı alması ve böylece yabancı ilgisinin kalıcı
olması gerekmektedir. Bunun yolu da “Michelin yıldızı” belgesine hak
kazanmaktır. Dünyada gastronomi turizminin temeli olan Michelin yıldızı sistemi
ise Fransa’dan dünyaya yayılan bir lokanta kalite sertifikasıdır. Bu belgenin
ve uygulamasının hikayesi ise şöyledir:
Dünyanın en iyi restoranlarını
belirleyen Michelin Rehberi ilk kez 1900 yılında yayımlandı. Rehberin amacı
Fransa’nın görülecek yerlerini tanıtmak ve karayolu ile seyahati özendirmekti.
Michelin lastik fabrikası, seyahatlerin artmasıyla lastiklerin aşınacağı teziyle
daha fazla lastik satışı elde etmeyi umuyordu. Rehberi hazırlamak bir pazarlama
mantığına dayanıyordu. O nedenle de rehberin ilk yıllarında lokantalar yer
almıyordu. Sadece iyi servis alınan temiz mekanları rehbere yazıyorlardı.
O dönemlerde geleneksel Fransız
mutfağını yozlaştırmaktan kurtarmak üzere arkadaşlar kulübü oluşturuluyor.
Restoranlarda kaliteli yemeklere, beyaz sofra örtüsüne, iyi servise, düzgün
tuvalet ve rahat otel odalarına önem verilmesi kriterler olarak belirleniyor.
Kulübün üyeleri başlangıçta 40 kadarmış. Her Perşembe Paris’te Maxim’s ’de
öğlen yemeğinde buluşan kulüp üyeleri, yolculuklarında gittikleri restoranlarla
ilgili değerlendirmeleri ele alıyor, yıl bittiğinde bu değerlendirmeler basılıp
sadece üyelere dağıtılıyordu. Bu raporu dışarı sızdıran olursa kulüpten
atılıyordu.
Lastik üreticisi Andre Michelin
1920’de bu kulübe üye oldu ve 1921’de de başkanlığa seçildi. Michelin kulüp
üyelerinin oluşturduğu restoranlarla ilgili veri tabanı rehber için
görevlendirilen müfettişlere aktarılıyor. Michelin Rehberi’nde ilk kez
Fransa’nın gastronomi haritasına yer veriliyor ve parayla satılmaya başlanıyor.
1923 yılında ise kulüp üyesi Andre Michelin, Fransa kentlerinde iyi yemek yenen
lokantalara yıldız verilmesini başlatıyor. Birinci sınıf restoranlara üç
yıldız, daha az iyilere iki, gösterişsiz fakat iyi restoranlara ise tek yıldız
verilerek, bunları diğer yıldızsız mekanlardan ayrıştırıyorlar. Yıldızların
verilme ölçüleri 1933 yılında yeniden belirleniyor; üç yıldız Fransa’nın en iyi
restoranlarından biri, buraya özel bir yolculuk yapmaya değer, iki yıldız, çok
iyi bir restoran, yakınından geçerken yol değiştirmeye değer, tek yıldız ise
yöredeki benzerleri arasında en iyi restoran anlamına geliyordu. Ancak
yıldızlarda tek kriter mutfak değil. Üç yıldız için zengin bir şarap kavı ve
lüks bir servis de şarttır. Rehberdeki yıldız altı restoranlar da çatal-bıçak
simgeleriyle kalitelerine göre bir çatal-bıçaktan, beş çatal-bıçağa kadar
sembollerle belirtiliyor, belli bir kalitenin altındaki restoranlar ise
rehberde gösterilmiyor bile.
Önceleri Fransa için yayımlanan
rehber, diğer ülkeleri de kapsamına alıyor. Fransa’da olduğu gibi, bu ülkelerde
de Michelin rehberlerinin ekipleri CIA örgütü kadar gizli çalışıyor. Kaç
müfettişin hangi ölçütlerle kaç restoranı denetlediği son derece gizli
tutuluyor. Müfettişler sıradan müşteri kimliğiyle çeşitli kereler aynı yeri
ziyaret edip yemek yiyor. Müfettiş yemeğini yedikten sonra restoran sahibinden
ve şeften mutfağı gezmek için izin istiyor. Önceden kendilerine verilen çok
ayrıntılı bir form üzerinde gözlem sonuçlarını (not almadan) belirten
müfettişlerin raporlarına göre de restoranın puanı yükseltiliyor veya
düşürülüyor. Yıldızlar restoranların yanı sıra şeflere de veriliyor, alınıyor.
Kimliğin açığa çıkmaması için bir müfettiş aynı restorana ancak 8 yıl sonra
tekrar uğruyor. Bugün Fransa’da 26 üç yıldızlı, 70 iki yıldızlı ve 402 bir
yıldızlı restoran var. Türkiye’de Michelin yıldızı alan restoran bulunmuyor.
Yıldızlar restoranlar ve şeflere de verilmektedir. Michelin yıldızı almak için
çeşitli restoranlar hazırlık yapmaktadır. Birçok Michelin yıldızlı şef zaman zaman
Türkiye’ye gelerek restoranlarda hizmet vermektedir.
Müchelin yıldızını kaybetmek
şefler için çok önemlidir. Öyle ki, 1966 yılında Alan Ziak adlı bir aşçı sahip
olduğu tek yıldız alınınca canına kıymıştı. Fransa’nın Burgonya bölgesindeki
Cote d’or restoranı sahibi ünlü Fransız şef Bernard Loiseau da yıldızı alınınca
2004’te av tüfeği ile intihar etti. Gastronomi dünyasında Michelin yıldızına
sahip olmak, edebiyatta Nobel, sinemada Oscar’la eş sayılıyor. Günümüzde
Michelin Rehberi’nin kapsamında Avusturya, Belçika, İtalya, ABD, İsveç,
Polonya, Macaristan gibi 22 ülke bulunuyor. Yıldız almak ya da yükseltmek fiyat
ve kalitenin de yükselmesi anlamına geldiğinden daha elit ve paralı müşteriler
kazanılıyor. Basın ve TV’lerin de desteği ile Başbakanlar, Hollywood
yıldızları, zengin işadamları müşterileri oluşturuyor, gelirleri de o ölçüde
artıyor. Restoranların mahzenlerinde Chateau Petrus ve Chateau Romance-Conti
gibi şarapların bulunması gereği sektörün pahalı olmasına neden oluyor.
Michelin Rehberi 1900’lü
yılların başında kamyoncu rehberi olarak başladığı yaşamını pahalı ve kaliteli
yemek kültürüne hizmet ederek sürdürüyor. Ayrıca yerel malzemelerin
kullanılmasıyla doğa ve ekolojiye katkı sağlamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder