“New York bir lezzet
cennetidir. Orada bütün dünya mutfaklarının tadına bakma olanağı bulunur… Benim
gibi milyonlarca gezgin de New York’ta yemek yemek için can atar. Onun için bu
kentteki binlerce lokanta her akşam doludur.
Londra, Paris, Madrid, Lyon, Berlin, Amsterdam,
Kopenhag, Napoli, Toscana, Tokyo… Lezzetli yemekleri, ilginç lokantaları
sayesinde ülkelerinin turizmine avuç dolusu para kazandıran bu kentlerin sayısı
her geçen gün biraz daha artmaktadır.”
Bu satırların sahibi Mehmet Yaşin, Hürriyet
gazetesinde “Şimdi moda lezzetli yolculuklar” başlıklı yazısında turizmin bu
değerli ve ilginç kolunun yorum ve değerlendirmesini yapıyor. Yaşin gurme
turizmi ile ülkelerin turizmden kazançlarının çok artma olasılığı bulunduğunu
söyleyerek şöyle bir saptamada bulunuyor:
“Öyle kentler vardır ki, sadece lezzetli lokantaları
sayesinde turist çeker… Damağına düşkün bu tür turistlerin biri, “her şey
dahilci” 15 turiste bedeldir.”
Gurme turizminin son yılların modası olduğunu da
vurgulayan M. Yaşin, epey para getiren bu turizm işkolunda Türkiye’nin de büyük
potansiyeli olduğunu belirtiyor. Dünyadan verdiği iki örnek kent ise üç
Michelin yıldızlı Arzak Lokantası’nın bulunduğu San Sebastian (İspanya) ile
Michelin yıldızlı şef Ferran Adrian’ın Katalan Bölgesi Roses kentindeki
(İspanya) “el Bulli” lokantasıdır. Gurme gezginlerin buralarda yemek için aylar
öncesinden yer ayırtması gerekmektedir.
Ülke turizmine böylesine olumlu katkıları olan gurme
lokantalarının olduğu ülkeler gerçekten bu sektörden döviz kazanıyorlar mı?
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO)
Nisan 2013’de açıkladığı turizm gelirleri listesi M. Yaşin’in tespitini hemen hemen
bire bir doğrulamaktadır. Şöyle Dünya Turizm Gelirleri sıralamasında “lezzet
cenneti” denilen ABD 128,6 milyar dolar gelirle birinci sıradadır. Listenin
ikinci sırasında 55,9 milyar dolarla el Bulli’nin ülkesi İspanya ve ardından da
Michelin yıldızının doğduğu ülke Fransa gelmektedir (53,7 milyar dolar). Liste
Çin, İtalya, Almanya ve İngiltere’yi ilan ederek devam ediyor. M. Yaşin de
yazısında bu ülkelerden kentleri (Londra, Paris, Berlin ve Toscana gibi)
belirtmişti.
Gurme turizminin dünyadaki durumu, turizm gelirleri
içinde geleneksel turizmden daha fazla gelir sağlayan bir alt dal olduğunu
göstermektedir. Bu konuda gastronomi potansiyeli olan Türkiye’nin durumu nedir?
Ülkemizde son yıllarda en önemli gelişme
yemeklerimizin ve mutfağımızın ön plana çıkarıldığı çalışmalardır. Bu alanda
“gastronomi turizmi” başlığı ile akademik ortamda ve özel çalışmalarla sektöre
büyük ilgi gösterilmektedir. Birçok üniversite gastronomi bölümü açarken
sektörün öncülerinde Mutfak Sanatları Akademisi (MSA)’nin sahibi Mehmet Aksal’a
göre mezunları hem Türkiye’de ve hem de New York, Londra, Paris, Milano ve
Dubai gibi kentlerde çalışıyorlar. Yiyecek ve içecek sektörünün 2011 yılında 11
milyar doları aştığı ve 2023 yılı hedefine ulaşmak için de uluslar arası
işbirliğinin gerekli olduğuna vurgu yapılıyor. Sektörün her yıl 400 bin kişiye
iş sağladığı göz önüne alındığında işsizliğe ve dolayısıyla da istihdama
katkısı çok büyük.
Türkiye, dünyada 1 trilyon dolara ulaşan turizm
gelirleri içindeki payının artırılması için klasik turizm hizmetlerini
alternatif turizm türleri ile çeşitlendirmek zorundadır. Bunların başında da
kruvazyer turları, golf turizmi, kültür ve inanç turları ile gurme turizmi
gelmektedir. Gurme turizminde ise potansiyel o denli büyüktür ki hala
bilinmeyen yüzlerce damak tadı bulunmaktadır.
Gurme turistinin yıl içinde mevsimsellikten uzak
seyahat ettiği ve harcamalarında herhangi bir kısıtlama yapmadığı düşünülünce
zengin ve sanayileşmiş ABD’nin turizmde neden birinci olduğunu anlamak
kolaylaşıyor. Her ne kadar gastronomide kaliteyi simgeleyen Michelin yıldızlı
lokanta ve aşçılar olmasa da özellikle İstanbul’a yabancı ilgisi ürün ve hizmet
kalitesinin her geçen gün yükseldiğini göstermektedir.
Hele şarabın anavatanı olan Anadolu’da bağcılığın ve
şarap üretiminin gelişmesi de bu alandaki çalışmaları destekleyecektir. Yabancı
şarap uzmanları Türk şaraplarının birçoğuna doksan ve üzeri not vermektedirler.
Türk mutfağının (Türk, Osmanlı, Ermeni, Rum, Süryani ve diğer mutfakların
füzyonudur) zengin ürünleri üniversite ve diğer okul mezunlarının kaliteli
sunumları ile turizm döviz gelirlerini artıracak ve Türkiye’yi dünyaya
tanıtacaktır.
Kaynaklar
Mehmet Yaşin, Hürriyet gazetesi, 20.05.2013
Sinan Özedinik, Sabah gazetesi, 28.04.2013
Milliyet gazetesi, 19.05.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder