24 Mayıs 2013 Cuma

Gurme (Gastronomi) Turizmi

“New York bir lezzet cennetidir. Orada bütün dünya mutfaklarının tadına bakma olanağı bulunur… Benim gibi milyonlarca gezgin de New York’ta yemek yemek için can atar. Onun için bu kentteki binlerce lokanta her akşam doludur.
                Londra, Paris, Madrid, Lyon, Berlin, Amsterdam, Kopenhag, Napoli, Toscana, Tokyo… Lezzetli yemekleri, ilginç lokantaları sayesinde ülkelerinin turizmine avuç dolusu para kazandıran bu kentlerin sayısı her geçen gün biraz daha artmaktadır.”
                Bu satırların sahibi Mehmet Yaşin, Hürriyet gazetesinde “Şimdi moda lezzetli yolculuklar” başlıklı yazısında turizmin bu değerli ve ilginç kolunun yorum ve değerlendirmesini yapıyor. Yaşin gurme turizmi ile ülkelerin turizmden kazançlarının çok artma olasılığı bulunduğunu söyleyerek şöyle bir saptamada bulunuyor:
                “Öyle kentler vardır ki, sadece lezzetli lokantaları sayesinde turist çeker… Damağına düşkün bu tür turistlerin biri, “her şey dahilci” 15 turiste bedeldir.”
                Gurme turizminin son yılların modası olduğunu da vurgulayan M. Yaşin, epey para getiren bu turizm işkolunda Türkiye’nin de büyük potansiyeli olduğunu belirtiyor. Dünyadan verdiği iki örnek kent ise üç Michelin yıldızlı Arzak Lokantası’nın bulunduğu San Sebastian (İspanya) ile Michelin yıldızlı şef Ferran Adrian’ın Katalan Bölgesi Roses kentindeki (İspanya) “el Bulli” lokantasıdır. Gurme gezginlerin buralarda yemek için aylar öncesinden yer ayırtması gerekmektedir.
                Ülke turizmine böylesine olumlu katkıları olan gurme lokantalarının olduğu ülkeler gerçekten bu sektörden döviz kazanıyorlar mı?
                Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO) Nisan 2013’de açıkladığı turizm gelirleri listesi M. Yaşin’in tespitini hemen hemen bire bir doğrulamaktadır. Şöyle Dünya Turizm Gelirleri sıralamasında “lezzet cenneti” denilen ABD 128,6 milyar dolar gelirle birinci sıradadır. Listenin ikinci sırasında 55,9 milyar dolarla el Bulli’nin ülkesi İspanya ve ardından da Michelin yıldızının doğduğu ülke Fransa gelmektedir (53,7 milyar dolar). Liste Çin, İtalya, Almanya ve İngiltere’yi ilan ederek devam ediyor. M. Yaşin de yazısında bu ülkelerden kentleri (Londra, Paris, Berlin ve Toscana gibi) belirtmişti.
                Gurme turizminin dünyadaki durumu, turizm gelirleri içinde geleneksel turizmden daha fazla gelir sağlayan bir alt dal olduğunu göstermektedir. Bu konuda gastronomi potansiyeli olan Türkiye’nin durumu nedir?
                Ülkemizde son yıllarda en önemli gelişme yemeklerimizin ve mutfağımızın ön plana çıkarıldığı çalışmalardır. Bu alanda “gastronomi turizmi” başlığı ile akademik ortamda ve özel çalışmalarla sektöre büyük ilgi gösterilmektedir. Birçok üniversite gastronomi bölümü açarken sektörün öncülerinde Mutfak Sanatları Akademisi (MSA)’nin sahibi Mehmet Aksal’a göre mezunları hem Türkiye’de ve hem de New York, Londra, Paris, Milano ve Dubai gibi kentlerde çalışıyorlar. Yiyecek ve içecek sektörünün 2011 yılında 11 milyar doları aştığı ve 2023 yılı hedefine ulaşmak için de uluslar arası işbirliğinin gerekli olduğuna vurgu yapılıyor. Sektörün her yıl 400 bin kişiye iş sağladığı göz önüne alındığında işsizliğe ve dolayısıyla da istihdama katkısı çok büyük.
                Türkiye, dünyada 1 trilyon dolara ulaşan turizm gelirleri içindeki payının artırılması için klasik turizm hizmetlerini alternatif turizm türleri ile çeşitlendirmek zorundadır. Bunların başında da kruvazyer turları, golf turizmi, kültür ve inanç turları ile gurme turizmi gelmektedir. Gurme turizminde ise potansiyel o denli büyüktür ki hala bilinmeyen yüzlerce damak tadı bulunmaktadır.
                Gurme turistinin yıl içinde mevsimsellikten uzak seyahat ettiği ve harcamalarında herhangi bir kısıtlama yapmadığı düşünülünce zengin ve sanayileşmiş ABD’nin turizmde neden birinci olduğunu anlamak kolaylaşıyor. Her ne kadar gastronomide kaliteyi simgeleyen Michelin yıldızlı lokanta ve aşçılar olmasa da özellikle İstanbul’a yabancı ilgisi ürün ve hizmet kalitesinin her geçen gün yükseldiğini göstermektedir.
                Hele şarabın anavatanı olan Anadolu’da bağcılığın ve şarap üretiminin gelişmesi de bu alandaki çalışmaları destekleyecektir. Yabancı şarap uzmanları Türk şaraplarının birçoğuna doksan ve üzeri not vermektedirler. Türk mutfağının (Türk, Osmanlı, Ermeni, Rum, Süryani ve diğer mutfakların füzyonudur) zengin ürünleri üniversite ve diğer okul mezunlarının kaliteli sunumları ile turizm döviz gelirlerini artıracak ve Türkiye’yi dünyaya tanıtacaktır.
                Kaynaklar
                www.unwto.org
                www.kultur.gov.tr
                Mehmet Yaşin, Hürriyet gazetesi, 20.05.2013
                Sinan Özedinik, Sabah gazetesi, 28.04.2013
                Milliyet gazetesi, 19.05.2013


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder